Müzisyenlerle Sohbet Bölüm 10 – İlyun Bürkev

GİRİŞ: Ülkemizin şüphesiz ki en büyük genç yeteneklerinden birisi, benim de çok sevdiğim arkadaşım ve kardeşim İlyun Bürkev ile tekrardan bir söyleşi yapmanın gururunu, heyecanını ve mutluluğunu taşıyorum. İlyun ile konuşacak inanılmaz fazla konu olduğundan dolayı bu söyleşiyi hazırlarken epeyce zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ben değil İlyun konuşsun artık. Bu zarif ve yetenekli hanımefendi ile yaptığımız söyleşiyle sizleri yalnız bırakalım.

1-) Evet İlyun, hoş geldin tekrardan. Öncelikle benimle tekrardan söyleşi yapmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederim, seninle konuşmak her daim büyük bir zevk ve onur. Seninle uzun süredir konuşamadık, bu sürede neler yaptığını, nasıl olduğunu çok merak ediyorum ancak bu merakımı şimdilik sonraya saklayacağım. Biliyorsun, Müzisyenlerle Sohbet programımın vazgeçilmez giriş sorusudur. İlyun Bürkev’in kaleminden, İlyun Bürkev kimdir bir okuyabilir miyiz? İlyun müzikle nasıl tanıştı? Kimlerle çalıştı? Nerelerde eğitim gördü? İlyun’un yurtdışı maceraları nasıl başladı? Şimdi nasıl gidiyor? Bunun gibi daha bir sürü sorunun bir özetini senden almak isteriz İlyun!

  • Öncelikle bu güzel söyleşi için teşekkür ediyorum. Tekrar sohbet etmek benim için de çok keyifli. İlk olarak müzikle nasıl tanıştığımla başlamak istiyorum. Ben müzisyen olmayan bir ailede büyüdüm ve müzikal yeteneğimi keşfetmeleri gerçekten çok büyük bir şanstı. Babam bir iş adamı, annemin mesleği ise bankacılık. Annem, hobi amaçlı piyano dersi almaya başlamış ben doğmadan önce ve doğana kadar da bu derslerine devam etmiş. Babam, annemin bu ilgisini desteklemek amacıyla ona bir piyano hediye etmiş. Bu yüzden, çocukluğumu piyano bulunan bir evde geçirdim. Piyano olan bir ev ortamında büyürken, müziğe olan ilgim doğal bir şekilde gelişti. Annem ve babam, yeteneğimi ve ilgimi fark ettiklerinde beni müzik konusunda yönlendirmeye karar verdiler. Henüz 4 yaşımdayken özel piyano dersleri almaya başladım. Bu özel dersler, müzik yolculuğumun ilk adımlarıydı ve beni konservatuara hazırladı. Bu yolculukta, her adımda yanımda oldukları için aileme minnettarım. Eğitimime dair daha detaylı konuşmak gerekirse, müzik yolculuğuma henüz dört yaşında başladım. İlk olarak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuarı’nda Prof. Burcu Aktaş Urgun ile çalıştım. Ardından, devlet sanatçısı piyanistimiz sevgili Gülsin Onay ile çalışma fırsatı buldum. Şu anda ise Avrupa’nın müzik araştırmaları konusunda en ünlü ve saygın üniversitelerinden biri olan Salzburg Mozarteum Üniversitesi’nde Prof. Pavel Gililov ile Pre-College öğrencisi olarak eğitimime devam ediyorum. Ben Salzbug’ a yaklaşık 8 yaşımdan beri gidiyordum yaz okullarına ve masterclasslara katılıyordum. Orada şu anki Profesörüm Pavel Gililov ile tanıştım ve beni sınıfına kabul etti. Şu an sevgili Profesörümün ilk pre-collage ve en küçük öğrencisiyim. Aynı zamanda Musisches Gymnasium’da lise eğitimi alıyorum. Profesörüm hem eğitimci hem konser piyanisti hem de dünya çapında birçok yarışmalarda jüri üyesi. Onun öğrencisi olarak müzik eğitimime devam etmenin mutluluğunu ve heyecanını her derste hissediyorum.

2-) Sayın devlet sanatçımız Gülsin ONAY ile özel bir bağın olduğunu biliyoruz. Bu bağ tam olarak nasıl oluştu İlyun? Gülsin ONAY hocamızla birlikte nasıl tanıştın? Ne zaman birlikte çalışmaya başladınız? Bugüne gelmende en büyük paylardan birisini Gülsin ONAY hocamıza verdiğini söylüyorsun. Gülsin hocamızın senin müzik kariyerindeki ve genel hayatındaki yerini özetlemeye çalışsan, neler söylersin bize? Sizce aranızdaki bu bağ neden bu kadar özel?

  • Sayın Gülsin Onay ile 9 yaşımda tanışmıştım. Bu küçücük yaşımda, kendisi bana çok büyük destek oldu. Gülsin Onay, yalnızca müzikal anlamda değil, aynı zamanda bir sanatçı olarak kariyerimi nasıl şekillendireceğim konusunda da bana değerli bilgiler öğretti. Onun rehberliği ve desteği, müziğe olan tutkumun pekişmesine ve yeteneklerimin doğru yönlendirilmesine büyük katkı sağladı. Hâlâ Gülsin Onay’ın öğretilerinden ve tecrübelerinden faydalanmaya devam ediyorum. Onunla geçirdiğim her an, müzikal yolculuğumda önemli bir basamak oldu.İyiki hocamla yollarımız kesişmiş ve iyiki hayatımda. Gülsin Hocamla aramızda oluşan bağ tüm müzik hayatımda benim için çok kıymetli bir bağ oldu. Hocam bana müziği sadece besteler ve notalar olarak öğretmedi. Müziğin insanlık ailesinin sorunlarının çözümünde evrensel bir sevgi ve barış aracı olduğunu da öğretti.

3-) İlyun, verdiğin konserlerin her birinden bahsetmeye kalksak bu söyleşi en az 20 sayfa olur ben ona eminim. En kritiklerinden bahsedelim. 2023 yılı Almanya turnen mesela. Senin için ve ülkemiz için gerçekten büyük bir deneyim ve gurur olmuştur eminim ki. Bonn Filarmoni Orkestrası ile verdiğin bu konser serisi, senin için nasıl bir deneyimdi? Beethoven’ın 3. piyano konçertosunu özellikle mi seçtin? Eğer özellikle seçtiysen bu eserin senin hayatındaki önemi nedir? Bu turnede neler öğrendiğini düşünüyorsun? Seyircilerin konserlerine geri dönütleri nasıl oldu? Bir benzer büyük turneye yakın zamanda çıkmayı düşünüyor musun?

  • Almanya turnem, benim için bir rüyanın gerçekleşmesiydi. Klassische Philharmonie Bonn orkestrası ile birlikte Almanya’nın 11 önemli şehir ve salonunda gerçekleştirdiğim bu turne, inanılmaz tecrübelerle doluydu. Her bir konser salonu, kendine özgü bir atmosfere sahipti ve her salondaki piyanoların farklı özellikleri bulunuyordu. Bu değişken koşullara adapte olmayı, bazen üç gün üst üste olan yoğun konser trafiğine alışmayı ve sürekli yolculuk yapmanın getirdiği zorluklara uyum sağlamayı öğrendim ve tecrübe ettim. Konser öncesi yapılan provalar ve konser sonrası seyircilerin ilgisi, soruları gerçekten çok kıymetliydi. Küçük yaştan beri hayalini kurduğum salonlarda sahne almak, benim için tarifsiz bir mutluluktu. Beethoven’ın 3 numaralı piyano konçertosu, en sevdiğim eserlerden biriydi ve bu harika orkestra ile çalmak istediğim bir konçertoydu. Bu turne, hayallerimi gerçekleştirdiğim, profesyonel ve kişisel anlamda büyüdüğüm, unutulmaz anılarla dolu bir yolculuk oldu.

4-) Elbette Gülsin ONAY hocamızdan bahsetmişken şimdi çalıştığın değerli piyanist Prof. Pavel Gililov’dan bahsetmemek olmaz. Dediğimiz gibi şu an Pavel Gililov ile çalışıyorsun. Bahsetsene İlyun, Pavel Gililov ile çalışmak nasıl bir deneyim? Sence onunla çalışmanın en zor yanları nelerdir? Bugün İlyun Bürkev’in İlyun Bürkev olmasında Pavel Gililov’un nasıl bir payı var sence?

  • Pavel Gililov ile çalışmak gerçekten çok özel ve muhteşem.Onunla çalışmak, müziğin en ince detaylarına ve nüanslarına inmek demek. Pavel hocam, her bir notanın anlamını ve derinliğini keşfetmemi sağlıyor. Hocamla çalışmamın hiçbir zor yanı yok sadece ben derse gitmeden bir önceki derste öğrettiklerini kusursuz yapmak için çabalıyorum. Bugün geldiğim noktada Pavel Gililov’un payı çok büyük.Profesörüm sadece bir öğretmen değil, aynı zamanda bir mentör ve müziğe dair bakış açımı şekillendiren bir rehber. Onunla geçirdiğim her ders, müzikal anlayışımı daha da derinleştiriyor ve beni daha olgun bir müzisyen haline getiriyor. Her şeyden önce, müziği bir kariyer olarak değil, bir yaşam biçimi olarak görmeyi ondan öğrendim.

5-) Hope for Future in D Minor & The Wind isminde iki adet besten var. Bestecilikle aran nasıl İlyun? Üzerinde uğraştığın daha fazla ve daha büyük çapta eserler var mı? İcracılığın yanında bestecilik ile de özel olarak uğraşıyor musun? Ayrıca, bu iki şahane eserinin de hikayelerini, besteleme sürecini duymak isteriz senden. Bizimle paylaşır mısın bu hikayeleri?

  • Bestecilik, benim için iç dünyamı ve duygularımı ifade etmenin farklı bir yolu. Bestecilikle derin bir bağım var, fakat şu an için önceliğim icracılık. Yine de zaman buldukça, besteler yapmaya devam ediyorum. Büyük çapta eserler üzerinde çalışmak için daha fazla zamana ihtiyaç duyuyorum, çünkü bir eserin derinliği ve anlamı üzerinde uzun süre düşünmeyi seviyorum. Şu an üzerinde yoğunlaştığım birkaç beste var, ama henüz tam olarak olgunlaşmadılar. “Hope for Future in D Minor” eseri, insanlığın geleceğine dair hissettiğim umudu ve karanlığın ardından gelen ışığı anlatıyor. Bu eserde, zor zamanlardan geçerken umudu kaybetmemenin önemini yansıtmaya çalıştım. “The Wind” ise Arter Sanat Müzesinde Yağmur Ormanları sergisinden esinlenerek çevre duyarlılığı için yaptığım bir besteydi. Ormanlara , doğaya ve canlılara karşı bir farkındalık ve duyarlılık mesajı vermek istedim. Bu eseri bir duyarlılık, iyileştiricilik ve birleştiricilik projesi olarak dünya çevre gününde yayınlamıştık.

6-) İlyun, aynı sayın Gülsin ONAY gibi sen de Chopin ile özel bir bağ kurmuş gibisin. Örnek vermemiz gerekirse, Ocak 2023’te İsviçre’nin Lugano şehrinde, Chopin İnstitut’ün düzenlediği Jeune Chopin 3. Uluslararası Piyano Yarışması’nda senin kategorinde 1.’liğin verilmediği yarışmada 3.’lük ödülünü aldın. Bunun yanında Nisan 2021 tarihinde İstanbul’daki Chopin Uluslararası Piyano Yarışması’nda birincilik ödülü, en iyi Chopin performansı ödülü ve en iyi ulusal eser performans ödülü aldın. Sayın devlet sanatçımız Gülsin ONAY ile ‘Sürpriz Eserlerle Chopin Serisi’ projesinin başrolünde oldun. Bu başarıların hepsiyle gurur duyuyoruz, bundan emin olabilirsin. Çok basit soracağım, neden? Neden Chopin, İlyun?

  • Açıkçası herbir besteci benim için çok değerli fakat Chopin’in bestelerini sanırım biraz daha kendi ruhuma yakın hissediyorum. Chopin, müziğin duygusal derinliğini ve ifade gücünü en iyi yansıtan bestecilerden biri. Chopin, bir piyanist için sadece teknik beceri değil, aynı zamanda içsel bir yolculuk demek. Chopin’in müziğinde, özgürlüğün ve melankolinin eşsiz bir dengesi var. Onun eserlerinde bazen bir hüzün, bazen bir umut var ve her biri dinleyiciye farklı bir hikaye anlatıyor. Onun müziğiyle kendimi bazen daha rahat ifade edebildiğimi hissediyorum. Ayrıca, Chopin’in piyano için yazdığı eserlerdeki incelik ve detaylar, bana her seferinde yeni bir şey öğretiyor.

7-) İlyun, eminim her konserin birbirinden güzel ve birbirinden özel geçmiştir. Ben de seni çeşitli kez dinleme şerefine eriştiğim için her konserinin ne kadar büyüleyici olduğunu biliyorum. Benim sormak istediğim özel iki soru var. Tüm konserlerin içerisinden, en unutamadığın ve senin için yeri diğerlerinden çok daha ayrı olan konserler var mı? Bu konserleri senin için bu kadar özel yapan şeyler nelerdir? Ayrıca merak ediyorum, bir orkestra ile birlikte çıktığın konserler ile solo çıktığın resitallerin arasında en belirgin farkı hangi noktalarda hissediyorsun? Her ikisinin de birbirine karşı farklı güzellikleri içerisinden, bir orkestra ile mi çalarken daha rahatsın yoksa solo çalarken mi?

  • Her konserim benim için çok özel ama bazıları gerçekten unutulmaz.Biraz öncede bahsettiğim gibi Ekim 2023’de Klassische Philharmonie Bonn orkestrası ile Almanya’nın 11 şehrinde gerçekleştirdiğim turnemim her bir konseri benim için unutulmazdı. Böyle bir turne tecrübesini genç yaşta yaşamak gerçekten müthiş bir duygu. En unutamadığım bir diğer konserim ise geçtiğimiz Mayıs ayında Atatürk Kültür Merkezi’nde İKSV’nin açılış konserini Sayın Cem Mansur şefliğinde İDSO ile verdiğim konserdi. Yaklaşık 2000 müzikseverin katıldığı bu konser benim için büyük bir sorumluluktu ve muhteşem geçti. Orkestra ile çaldığım konserler ile solo resitaller arasında belirgin farklar var. Orkestrayla çalarken, bir uyum ve iş birliği içinde olmak gerekiyor. Tüm müzisyenlerle birlikte bir bütün oluşturmak çok önemli. Solo çalarken ise tamamen kendi iç dünyama ve müziğin akışına dalabiliyorum. Kontrol tamamen benim elimde ve bu da bana daha fazla özgürlük sağlıyor. Hangisinde daha rahat olduğuma gelince, ikisinin de kendine has güzellikleri var. Solo çalarken kendi içsel yolculuğuma daha fazla odaklanabiliyorum, ama orkestra ile çalmanın getirdiği o büyük enerjiyi de çok seviyorum. Her ikisi de ayrı bir keyif ve farklı bir deneyim sunuyor.

8 ) İlyun, seni idol olarak alan onlarca hatta yüzlerce piyanist adayı genç arkadaşımızın olduğunu biliyorum. Bu harika bir duygu ve gurur kaynağı kesinlikle. O genç piyanist adayları için vereceğin en önemli tavsiyeler neler olurdu?

  • Genç piyanist arkadaşlarım için en önemli tavsiyem sanırım sabırlı ve disiplinli olmalarıdır. Piyano öğrenmek, sadece teknik bir beceri geliştirmekten ibaret değil; aynı zamanda sabırla ve tutkuyla çalışmayı gerektiren bir süreç. Her adımda kendinize zaman tanıyın. İkinci tavsiyem, müzikle duygusal bir bağ kurmaları. Sadece notaları çalmak yetmez; her eserin ardındaki duyguyu anlamaya çalışın. Müzik, bir ifade biçimi olduğu için, kalbinizi ve ruhunuzu o esere katmalısınız bence. Ayrıca, her fırsatta sahne deneyimi kazanmak çok önemli. Performans, sadece teknik beceriyle ilgili değil, aynı zamanda o anın duygusunu seyirciyle paylaşma yeteneğini de geliştiren bir süreç. İlk başlarda sahnede heyecanlanmak doğal, ama bu heyecanı zamanla kontrol edebilmeyi öğrenmek de önemli. Son olarak, kendinize inanın ve müziği sevin. Herkesin gelişimi farklı bir hızda olabilir, ama önemli olan bu yolculuktaki sonucun ne olacağı değil yolculuğun bizzat kendisidir. Müziğe olan sevginiz sizi her zaman motive edecek en güçlü kaynağınız olacaktır. Tekrar bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyorum.

İlyun’un muhteşem Beethoven 3. piyano konçertosu kaydını, izlemeniz için aşağıya bırakıyorum.

Ne düşünüyorsun ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Henüz bir yorum yok.