Başar Can Kıvrak – Schumann: Director’s Cut

Ülkemizin değerli piyanistlerinden Sayın Başar Can Kıvrak, Steinway & Sons marka piyanodaki zarif icrası ile Ada Müzik Yapım tarafından 17 Aralık 2024 tarihinde yayımlanan Schumann: Director’s Cut albümüyle, Türk klasik müzik sahnesine anlamlı bir katkı sağlamıştır. Albümde, büyük Alman besteci Robert Schumann’ın (1810-1856) 3. Piyano Sonatı, Op.14, Nachtstücke, Op.23, Fantasiestücke, Op.111 ve Toccata, Op.8 gibi önemli eserleri yer almakta, toplamda 73 dakika 6 saniyelik bir müzik ziyafeti sunmaktadır.

Başar Can Kıvrak, albümün yaratım sürecini şu şekilde anlatmıştır: “En ufak detayına kadar gece gündüz çalıştığım, üç yıllık bir emekle, kendimden çok şey verdiğim ve müthiş bir ekip çalışması sonucu ortaya çıkmış olan ilk albümüm.”. Bu sözler, albümün ardındaki özveriyi ve sanatçının müziğe olan derin bağlılığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kıvrak, her bir eserde Schumann’ın müzikal dilini sadece teknik olarak değil, aynı zamanda duygusal anlamda da içselleştirerek dinleyicilere sunmaktadır.

Schumann: Director’s Cut albümü, sanatçının müzikal yolculuğunda önemli bir kilometre taşıdır. Her bir parça, hem bestecinin zengin müzikal mirasını hem de Kıvrak’ın sanatsal yorumunu barındırmaktadır. Albümdeki eserler, Kıvrak’ın incelikli dokunuşlarıyla, Schumann’ın müziğini yeni bir perspektiften keşfetme fırsatı sunmaktadır. Albüm, sadece bir kayıt olmanın ötesinde, sanatçının yıllarca süren bir emeğin sonucu olarak dinleyicilere müzikal bir derinlik vaat etmektedir.

Başar Can Kıvrak, Türkiye Klasik Müzik Topluluğu’na verdiği özel röportajda, albümün yapım sürecini ve onun yaratıcı sürecine olan yaklaşımını daha ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. Sanatçının albüm hakkında yaptığı açıklamalar, albümün arkasındaki ince düşünceyi ve dikkatli çalışmayı ortaya koymaktadır. Bu albüm, Türk klasik müzik sahnesi için önemli bir eser olup, aynı zamanda Başar Can Kıvrak’ın kariyerindeki önemli bir dönüm noktasıdır. Dinleyicilerine bir sonraki albümleri konusunda büyük bir sabırsızlık aşıladığını da vurgulayalım.

Hepinize keyifli okumalar dileriz.

RÖPORTAJ

1- Sayın Başar Can Kıvrak, öncelikle röportaj davetimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Schumann: Director’s Cut albümünüzün çıkış sürecini sizden dinlemek büyük bir keyif olacak. Bu albümü kaydetme kararı alırken sizi etkileyen faktörler nelerdi ve neden tam olarak bu eserleri seçtiniz? Albümünüzün çıkışı, Türk klasik müzik sahnesi için büyük bir anlam taşıyor ve tekrar tebrik etmek istiyoruz.

  • Öncelikle teşekkür ederim. İlk albümümün R. Schumann eserlerinden oluşması kaçınılmazdı. Çok uzun yıllardan beri apayrı ve özel bağ kurduğum ve birçok eserini çalıştığım, incelediğim, bulabildiğim mektuplarını ve yazılarını okuduğum bir besteci Schumann. Üçüncü piyano sonatını albüme geniş versiyonuyla koyma fikri en başından beri vardı. Kayıt dünyasında çok nadir olarak karşımıza çıkan bu versiyonu dinleyiciyle kendi yorumumla buluşturmak istiyordum. Nachtstücke ve Fantasiestücke bestecinin birçok başyapıtının yanında biraz gölgede kalmış ama bence duygusal zenginliğiyle öne çıkan yapıtlar. Toccata ise Schumann’ın teknik anlamda sınırları zorlayışının altındaki müthiş müzikal çizgilerle öne çıkan, çok ilginç bulduğum bir eser ve aynı zamanda biz piyanistler için büyük bir meydan okuma. Tüm bunların yanında albümün, bestecinin hayatından farklı dönemleri yansıtmasını istedim. Ortaya bu program çıkmış oldu. Yalnızca repertuvarı belirlemem bile aylara yayılan bir süreç oldu, hiçbir şekilde acele etmedim. 

2- Schumann’ın müziğinin sizin açınızdan özel bir yeri var mı? Onun müziğinde, diğer bestecilerin eserlerinden farklı olarak belirgin bir yapı ya da duygu barındırdığını düşündüğünüz unsurlar neler? Bu özellikler, sizin yorumunuzda nasıl bir etki yaratıyor?

  • Her besteci birbirinden farklıdır, Schumann’ı diğer bestecilerden farklı kılan unsurlar tabii ki var ancak bunu her büyük besteci için söyleyebiliriz. Schumann’ın edebiyatla iç içe olan kişiliği ve ruhsal dünyasındaki uçlar kendisinin “Florestan, Eusebius” ve bu iki karakteri dengeleyen “Meister Raro”yu yaratmasına zemin hazırladı. Bu karakterler ve iç dünyasının zenginliği, Schumann’ın fantezi dünyasını, yaratıcılığınıu derinleştiren faktörlerden bazıları. Schumann’ın müziğiyle ilgili aklıma gelen ilk ayrım filtresiz oluşu. Uçsuz bucaksız tutku ve duyguların kara mizahla ve hatta bazen fantastik öğelerle süslenmiş hali gibi bir hissiyatım var besteciyle ilgili.

3- Schumann: Director’s Cut albümünün kaydedilme süreci nasıl ilerledi? Bir eseri kaydettiğinizde, hangi aşamada ve nasıl hissediyorsunuz ki, “Tamam, bu kayıt mükemmel oldu, albümde bu kayıt olsun!” diyebiliyorsunuz? Bu aşamayı geçmek bazen zorlayıcı olabilir. Albüm çıkarma sürecinde karşılaştığınız zorlukları da bizimle paylaşmanızı çok isteriz.

  • Kayıt sürecinin her aşamasına dahil oldum. Özellikle “editing” dediğimiz, hangi “cut” ların kullanılacağına karar verme aşamasında biraz da fazla takıntılı davrandım ve editing’i yapan arkadaşımı (Kıvılcım Konca) biraz bıktırmış olabilirim:) Kayıt süreci tabii ki yorucuydu. Schumann’ın ölüm gününde başladığımız kayıt sürecinde üç gün boyunca sabahtan akşama kadar durmadan çaldım. Değerli dostum Özgür Ünaldı’nın yönlendirmeleri hayati önem taşıdı. Ancak sonradan anladım ki, çalmaktan daha zor olanı “seçmek”. Elinizde ne kadar çok kayıt olursa o kadar zorlanıyorsunuz. Tek bir kısım için sayısız farklı “take”i dinleyip en çok içinize sineni seçmek çok zor. “Mükemmel” diye bir kavrama inanmıyorum, hiçbir sonuca “mükemmel” demedim, yalnızca o andaki kendim olarak içime en çok sinen, bütünlüğü en iyi sağladığını düşündüğüm ve en doğal sonuca varmaya çalıştım.  

4- Schumann: Director’s Cut albümünün topluluk tarafından nasıl karşılandığını düşünüyorsunuz? Sosyal medyada aldığınız geri dönüşler oldukça olumlu görünüyor. Siz ortaya çıkan sonuçtan memnun musunuz? Albüm yayımlandığından bu yana bir süre geçti, şimdi geriye dönüp baktığınızda “Keşke burası böyle olsaydı!” dediğiniz herhangi bir kısım var mı?

  • Ortaya çıkan sonuçtan memnunum çünkü bir önceki cevabımda dediğim gibi, o üç günkü ben olarak çaldım. Belki bir gün sonra veya bir gün önce çalsaydım farklı bir sonuç çıkardı. Müzik zamanla bir bütün. İnsanın her anı birbirinden farklı olduğuna göre bu, çaldığı esere de yansıyor. Veya yansımalı. Diğer türlü mekanikleşmiş, “belirli bir sonuca ulaşmaya çalışan” ve cansız bir yorum olabiliyor. Şunu söyleyebilirim, iç dünyamı derinlemesine yansıtan bir albüm oldu hem eser seçimiyle hem de çıkan sonuçla. Bu açıdan baktığım zaman içim rahat.

Albümü dinlemek isteyen okurlarımız için sayın Başar Can Kıvrak’ın albümünün Spotify bağlantısını aşağıya koyduk. Keyifli dinlemeler dileriz.

Etiketler

Ne düşünüyorsun ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Henüz bir yorum yok.